Şu an eğitim fakültelerinde kendini öğretmen olarak yetiştirmeye koyulmuş öğrencilerin kastedildiğini düşünmüş olabilirsiniz. Konu bir nebze onları içeriyor olsa da, tam anlamıyla değil.
Neredeyse her dönem eğitim sistemine farklı yaklaşımlar ve araçlar katılırken, öğretmenlerin ne denli bu değişimlere entegre olduğu asıl konumuz. Öğretmenler değişim kadar hızlı mı? Yoksa değişimin küçük bir parçasında kendine yer edinip, sınırlılıklar ile mi öğretim ortamlarında kendini gösteriyorlar. Bunu öğretmenin öğrencisine bilgiyi sunma, geribildirim alma ve geribildirime göre yeni çözüm olanaklarını sunma şeklinden fark edebiliriz. Öğretmenin değişimin hangi parçasında olduğunu bir kenara bırakıp, ne değişiminden bahsediyorum bundan bahsedelim.
Kesinlikle ütopik bir değişim değil bu. Eğitim sisteminin baştan yazılmasını gerektirebilecek kadar büyük bir değişim. Teknolojinin, eğitimin kendisi olabilecek kadar eğitimin içine girmiş olması. Teknoloji ile eğitim arasındaki bağ bu kadar fazlayken öğretmenin, kendini bu bağa entegre etmesi de bir o kadar önemli. Entegrasyon konusunda öğretmenin ilk olarak başlaması gereken en büyük konulardan birisi, bildiği her şeyin kafasından atılması. Öğretmen yaklaşımları, eğitim sistemi, eğitim ortamları değiştiği gibi öğretmenlerin kafasındaki bilgilerin de hepsi değişiyor.
Öğretmenimizin kendi değişimini tamamladığını ve tüm bilgilere entegre olduğunu varsayalım. Peki bu öğretmenimizin sınıf ortamında rolü ne olacak? Akıllı tahtayı, kara tahtadan farksız bir şekilde kullandığını düşünmek bile istemiyorum tabii ki! Rolünden önce ilk olarak şunu söylemeliyim; öğrencilerin teknoloji içinde yetişmesi ile bilgiyi tek başına edinebilme oranı ciddi derecede yükseldi. Böyle bir durumda, öğretmenin öğrenciyi bilgiyle doldurmasının, ona zekasal bilgileri dayatmasından hiçbir farkı yok. Öğretmenin rolüne dönelim, geleceğin öğretmeninin sınıftaki rolü… Bu yazıya başlamamdaki en büyük nedendir bu; rehber olmak. Öğrenci edindiği bilgilere yön vermek zorunda. Bu bilgilere yön vermesini sağlayacak olan kişi de öğretmendir.
Şunu da belirtmeliyim; gerçekten kaliteli bir öğretmen olmak, üretmeyi tetiklemektir. Eğer Türkiye için bir gelecek varsa, bu üretmeyi teşvik eden öğretmenlerin sayesindedir. Üretmeye teşvik olmuş bir öğrencinin ihtiyaç duyduğu da bir rehber öğretmendir. Kısacası geleceğin öğretmeni, hem üretmeye teşvik etmeli hem de teşvik ettiği konuda öğrenciye yön verip, rehberi olabilmeli.
Bu konunun en güzel örneğini, biz öğretmen adayları ve bize rehber olan öğretmenler yaşıyoruz. Geleceğin gideceği yeri fark edip, kendimizi ona göre yetiştiriyoruz. Türkiye’nin geleceği varsa diye küçük bir not düşmüştüm. Geleceğin öğretmenleri oldukça, Türkiye’nin geleceği her zaman var olacak.
Tüm hakları egitimizm.com’a aittir, izinsiz kopyalanamaz.