Otoriter Öğretmenin Sevgi Dolu Kuralları
Sınıf Yönetimi diye düşündüğünüzde aklınıza gelen birçok öğrenci tipi, sizi daha sene başında uçsuz bucaksız bir zihin yorgunluğuna doğru sürüklüyor olabilir.
Nitekim, kaynaştırma öğrenciler, hiperaktivite konusunda sorgulanabilecek öğrenciler, disleksi olmasından endişe ettiğiniz ya da disleksi olduğu kanısına vardığınız öğrenciler, lider ruhlu ve diğer öğrencileri baskılamaya çalışan öğrenciler, sürekli ben ruhu ile davranan öğrenciler, oto-kontrol konusunda sıkıntı yaşayabilen öğrenciler, hayal dünyasındaki karaktere derdini anlatırcasına dersin her anında konuşan öğrenciler… Sıralamak isteseniz o kadar çok öğrenci davranışı var ki! Bunların hepsi bir öğretmenin düşünceleri içinde biriktiği anda dönem başlamadan yorgun bir bireye dönüştürüyor olabilir. Tabii ki bunlara karşılık olarak da kendi yöntemlerini belirleyen öğretmenlerimiz sınıfta belli başlı kuralları yerine oturtarak daha akademik ve istediği düzeyde bir sınıf ile zaman geçirmek için önlemlerini alıyor.
Bunları yaparken ise birçok öğretmenimiz, öğretmen vasfından ziyade öğrencilere kuralları hatırlatan, kurallar ile öğrenciler üzerinde baskı kurmaya –kimi zaman kendisi baskı kuruyor- çalışan, mahkeme salonunda tüm kişilere kuralları hatırlatan birer hakime dönüşüyor. Öğrenciler mi? Öğrenciler ise gücün karşısında, kendini rahat hissetmekten ziyade, kimi zaman korku ruh hali, kimi zaman otoriteyi kabul eden birer ‘kağıt’ haline dönüşüyor. Ne de olsa siz o kağıda ne şekilde isterseniz, o şekli alıyor. Fakat yaratıcı zihinler, sosyal anlamda kendini ifade etmekten hoşlanan bedenler, takım arkadaşı olma konusunda oldukça profesyonel davranabilen bireyler ve birçoğu körelip gidiyor.
Kurallarda mı sorunlar? Her zaman kurallarda diyebilir misiniz? Kuralları uygulama konusunda öğretmenlerin unuttukları bir konu olabilir mi? Şunu sorun mesela kendinize: Sınıfa girdiğimde öğrencilerin istenilen davranışları sergilemesi, birer ‘iyi’ birey olması adına yapılması gerekenler konusunda direkt olarak benim mi etkim oluyor yoksa, uygulayacağım araçların –kurallar, ders anlatımı, davranışlar vb.- mı?
Şöyle bir hayalin içine girmek ister misiniz? Katı kuralları olan ve kuralları uygulaması konusunda sevgi dolu bir öğretmenin sınıfı… Ucu açık bir şekilde hayal edin, tüm ayrıntıları, betimlemeleri, birçok farklı öğrenci tipi ile… Sizi nasıl bir hayal dünyasının içerisine yerleştiriyorsa, bilin ki öyle bir öğretmen olabilirsiniz.
Kuralları öğrencilerin belirlemesini istediniz mi? Sene boyunca tüm öğrencilerin uyması gereken kuralları… Kurallara uyması gereken kişilerin, kuralları belirlemesi… Tabii ki sizin de isteyeceğiniz şekilde! 🙂 Aksi halde her hafta oyun oynamak kuralınız olabilir! 🙂
Tabii bu fotoğraf kurallar topluluğumuz değil, her öğrenci, öğretmenin de isteyebileceği şekilde neredeyse birkaç kural yazıyor, fakat sınıfın geneli kurallar bütünlüğünü oluşturuyor. Öğrencilere bu kurallar bütününü yansıttığınızda ise artık karşı gelme şansları kalmıyor, ne de olsa kuralları kendileri belirliyor.
Kurallar belirlenmiş olsa da öğretmenlerimizin kaçırdığı bir nokta ise o kuralları öğrencilere karşı uygulama tarzı… Hep kural şeklinde dile getirdim fakat kural diye adlandırılan, aslında öğrencilerimizin sosyal hayatında da sergilemesi gereken davranış bütünlüğünü kapsıyor. Bu olumlu bir cümle fakat kural kelimesi öğrenci gözünden olumsuz bir yargıda anlaşılıyor, tıpkı yasak gibi… Bu yüzden ‘kuralları’ öğrencilere aktarma şeklimiz mutlaka onların gözünden, kimi zaman sevgi dolu, kimi zaman daha ılımlı, kimi zaman daha açıklayıcı şekilde olması gerekirken, sabır duygunuzun tükendiğini hissederek istemediğiniz bir şekilde öğrencilere aktarıyorsunuz. Siz aslında ‘o’ değilsiniz; sabırsız, sevgisel yaklaşımlardan uzak, daha sert, daha kırıcı… İşte böyle olduğu zaman, kurallarınızın ne olduğu ya da ne şekilde belirlendiğinin hiçbir anlamı kalmıyor. Çünkü öğrencilerin gözleri bir anda açılıp, karşısında bir hakim varmışçasına dikkat kesiliyor.
Kuralların sınıf içinde etkili olması konusunda belirleyici en etkili unsur öğretmenin o kuralları yansıtma şeklidir, bu yüzden bağ kurabilmek adına biraz daha duyguların kullanılması gerekir.
Sevgi dolu yaklaşarak,
Adil olduğunu hissettirerek,
Güven vererek,
Öğrenciyi fark ederek,
Güleryüzlü olarak,
Gülümseterek…
Öğrencilerin duygularına hitap ederek, kurallarını belirlemelerine olanak tanıyarak verdiğiniz sorumluluğun bilincinde emin olun ki sınıfınızla çok güzel bir şekilde vakit geçiriyor olacaksınız.
Ne de olsa öğretmenlik ‘iyi’ bir bireyin sahip olması gereken tüm duyguları içinde barındıran bir meslek, bu yüzden öğretmenliği sadece meslek olarak görmek, para kazanmak için yapılan bir iş asla olamaz. Böyle görürseniz, dersine girdiğiniz, sizi örnek alacak öğrencilerle karşılaşamazsınız.
Uzun bir eğitim-öğretim dönemine daha başlarken, ‘iyi’ bir birey yetiştirmek adına otoriter davranışlarınızı, sevgi dolu kurallarınızla beslemeniz dileğiyle, hepimiz adına yetiştireceğimiz güzel öğrenciler için çok güzel bir yıl olsun!
Sevgilerimle,
Hakan Şahin
Bilişim Teknolojileri Öğretmeni
Kapak fotoğrafı, öğrencilerimin belirlediği kuralları önemsediğimi onlara yansıtmam için evimdeki odama aittir.
Takip etmek için: