Her Çocuk Gerçekten Bilgisayar Biliyor Mu?

Yazıma sizlerin de bana katılacağınızı düşündüğüm bir yorumla ile başlamak istiyorum.

Ülkemizde maalesef eğitim denilince bireylerin aklına gelen ilk olgu sürekli gelişen bir sistem yerine sürekli değişen bir sistem olgusudur. Bu olgunun ortaya çıkmasında geçmişten günümüze birçok eğitim politikası birçok eğitim reformu önemli rol oynamıştır.

Ben bu olgunun ortaya çıkış nedenini biraz daha spesifik bir konu üzerinden ele almak istedim. Başlıktan anlayacağınız gibi eğitim sistemimiz içerisinde değişim fırtınasından en büyük darbeyi bilgisayar dersi almıştır.

Neden bilgisayar dersi diye sorabilirsiniz. Bunun nedenini çok net bir şekilde gözler önüne seren bir http://www.bte.org.tr’den aldığım bir grafik paylaşacağım sizlerle.

4
Grafikte görüldüğü gibi bilgisayar dersinde ortalama 2-3 yılda bir şeyler değişmiş. Şöyle düşünebiliriz bilgisayar bilimi bu sonuçta bir yıl değil bir aylık süreçte bile birçok yenilik ve değişimi barındırabiliyor içerisinde.

Fakat yukarıdaki grafikte görülüyor ki bizim sistemimizdeki bilgisayar ile ilgili değişimler dersin içeriğinden daha çok dersin adı bu sene şu şekilde olsun dersi bu sene seçmeli yapalım hatta biz bu dersi bu sene bir saat yapıp notlandırmayalım gibi abuk sabuk değişimlere maruz kalmıştır maalesef.

Ülkemizdeki değişim rüzgarından kısaca bahsettikten sonra şimdi yazımın başlığında sorduğum soruya gelmek istiyorum;

Her çocuk gerçekten bilgisayar biliyor mu?

Bu soruyu neden soruyorsun diyebilirsiniz bana, bu soruyu sorduran maalesef geçmişten günümüze özellikle bazı siyasiler tarafından yaygın olarak kullanılan bir düşünce tarzıdır. Bu düşünce tarzı nedir diye merak etmiyorsunuz zaten çoğumuz bunu bir yerlerden bir şekilde duymuşsunuzdur. Bu düşünce tam olarak aşağıdaki şekildedir;

“Artık herkesin evinde bilgisayar var her çocuk bundan dolayı bilgisayar biliyor. ”

Bu düşünce tarzını acaba ne sağlıyor ya da neden oluyor diye düşündüm fakat bir çıkar yol bulamadım.

Yukarıdaki cümleden yola çıkarak 2 tane soru sorarak düşünceyi derinleştirmeye çalıştım durumu anlamak için.

Her çocuk gerçekten eşit şartlarda eğitim görüyor mu?

Bilgisayar bilmeden kasıt tam olarak nedir?

Bu iki soruyu cevaplayarak ortada gezen ‘düşüncenin’ kabul görürlüğünü denetlemek istedim.

Cevaplarım sırasıyla şu şekilde;

Ülkemizin eğitim sistemindeki en büyük çıkmaz sokaklardan birisi ‘fırsat eşitsizliği’ kavramıdır. Bu bağlamda olaya bakacak olursak, “Her çocuğun evinde bilgisayar var.” düşüncesinin nesnellikten daha çok ütopik bir düşünce veya varsayım olduğunu kabul edebiliriz. Peki ütopik bir düşünce üzerinden bir sistem üzerinde nasıl değişiklikler yapabiliriz.

Gelelim ikinci sorunun cevabına bu soru aslında basit gibi gözüken ama içerisinde çok karmaşık detayların bulunduğu bir soru.

Bilgisayar bilmek?  Her çocuk?

Öncelikle bilgisayar bilmek nedir bunu biraz detaylandıralım.
Eğer bu düşünce tarzını savunanlar veya bu düşünce tarzına katılanlar bilgisayar bilmeyi;

-Word üzerinde yazı yazmak,
-Paintte resim çizmek,
-Excel de aritmetiksel işlemler yapmak,
-Başlat üzerinden bilgisayarı kapatmak,

Gibi üst düzey(!) kavramlar olarak görüyorlarsa biz buna bilgisayar bilmek değil bilgisayarı az da olsa kullanabiliyor diyoruz. Çünkü günümüz şartlarında sürekli gelişen ve değişen bir kavram olan bilgisayar bilimini bilmeyi bu kadar basite indirmek dünya normlarında nesnelliğe tamamıyla aykırı olur.

Yukarıdaki bilgisayar bilme kavramı ile ilgili olan maddeler ile günümüz çocuklarına teknoloji üzerinden ne gibi bir katkı sağlayacağız. Bu bile başlı başına bir karmaşadır.

Teknolojinin insanların hayatlarını kolaylaştıran bir olgu olarak düşünürsek yukardaki maddeler çocukların hayatlarındaki hangi zorluğu kolaylaştıracak? Dünya normları demişken dünyada teknoloji ve bilgisayar denilince akla gelen uygulamalar neler bunlara bir göz atalım. O zaman anlatmak istediklerim daha net anlaşılacaktır.

Avrupa ülkelerinde bilgisayar denilince akla gelen uygulamalar şunlar;

 

Maker hareketi

 3

 

 Robotik çalışmalar

 

2

 

Programlama ve yazılım

 

1

 

Gibi gerçekten üst düzey olan bu başlıklar ilkokul çağından itibaren çocuklara ders olarak verilmekte ve bu amaçla çocukların yaratıcılığını artırmak hedefleniyor. Yani Avrupa ülkeleri çocukların tüketen bireyler olarak yetişmesi yerine üreten bireyler olarak yetişmesini sağlıyorlar. Bunu da yaparken bilgisayar dersini kullanıyorlar.

Son olarak da bir dipnot düşmek istiyorum…

Madem her çocuk bilgisayar biliyor madem buna bu kadar inanıyoruz neden her yıl 2000 – 3000 böte öğrencisi mezun oluyor ve her sene bir bu kadar öğrencide böte bölümüne kayıt oluyor.

Yazımı Henry David Thoreau söylediği bir söz ile bitirmek istiyorum.

Bilgisayar devrimi dünya tarihinde yaşanan en sesli devrimdir, komik olan onun etkilerini hala küçümsememiz.

Yorum Yaz

Yorumunuzu yazınız
Adınızı giriniz