Eğitimde Cinsiyetçilik 2

Öncelikle kadın ve erkek arasındaki tek farkın biyolojik açıdan oluşuna ve diğer her türlü farkın toplumun zihniyet yapısı ile türetilmiş olduğuna değinmek istiyorum.

Çocuklar daha eğitim sistemi içerisinde yer almadan kızlar annesinin dizleri dibinde evcilik, erkekler sokaklarda futbol oynatılarak – oynatılarak diyorum çünkü çocukları oyun oynarken bile serbest bırakmayıp ilerde görmek istediğimiz yapıyı benimseyecekleri  şekilde oyun yönlendirmeleri yaparak bu dayatmayı onlara biz yapıyoruz – cinsiyetçi roller yavaştan verilmeye başlanır.
Her ne kadar eşit eğitim sistemi denilse de çocuk ilkokul sıralarında bile cinsiyet kalıplarıyla karşılaşır. Sosyal Bilgiler kitaplarında sıkça gördüğümüz bu unsurlar – “Ayşe’nin annesi sofrayı kurdu, Mehmet’in babası işten geldi, Ayşe annesine yardım ederken, Mehmet babasıyla okulda ne yaptığını konuştu.” vs. – çocuğa daha ilkokul sıralarında kadının görevinin ev işleri yapmak, erkeğin ise eve para getirmek olduğu mesajını vermekte ve o yaşına kadar cinsiyetçilikten bir haber olan masum çocuklarımız bir anda toplum tarafından kendine ayrılmış alana geçmekte. Burada işin içine bir bakıma aile yapısı da dahil olmaktadır. Çocuk okulda öğrendiği toplumsal rolleri evde pekiştirir. Evde annesini ev işi yaparken, babasını işe giderken gören çocuk sorgulamayı bırakarak bu durumu mutlak doğru kabul eder. Ev içinde homojen dağılmış rolleri gören çocuk ise öğrendiklerini sorgulayarak kendi doğrusunu oluşturabilir.

Yine bilindiği gibi mesleki liseleri cinsiyet eşitsizliğinin yoğun olarak yaşandığı okullardır. Meslek liselerinde bölümler cinsiyete göre ayrıştırılmaktadır. Genç kadınlar kadın işi olarak değerlendirilen çocuk bakımı, moda tasarımı gibi alanlarda yoğunlaşmaktadır. İmam hatip liselerinde ise genç kadınların itaatkâr bireyler olması amaçlanmaktadır. Din eğitimini devletin tekeline alan yaklaşımın sonucu olarak imam hatip liselerinde verilen eğitimin genç kadınların geleceklerine katkı sunmamaktadır. Aksine onları sorgulamayan bireyler haline getirmektedir. (Eğitim Sen Merkez Kadın Sekreterliği 2014-2015 eğitimde cinsiyetçilik raporu)

Bu sorunları gidermek için başlangıç aşamasında eğitim müfredatlarındaki yönlendirici ifadeler temizlenmeli, ebeveyn tarafından daha çocuk yaşta empoze edilmeye çalışılan rollere bir son verilmeli, gerekirse ebeveynlere bu konuda eğitimler verilmelidir. Eğer çocuklarımıza kadın ve erkeğin eşit olduğu bilincini kazandırabilirsek dünyayı kurtarmaya bir yerlerden başlamış olacağız. Daha eşit bir dünya göreceğimiz umuduyla…

Yorum Yaz

Yorumunuzu yazınız
Adınızı giriniz