Bir Ağustos akşamı, Mustafa Kemal annesi Zübeyde Hanımın elini öptü, helallik istedi. Annesi anladı cepheye gittiğini, dualarını eksik etmeyecek şekilde sarıldı, vedalaştı. Tekrar gelmesi için söz istedi…
Yunan ordusu ise Eskişehir ve Afyon civarında adeta bir kale oluşturmuşçasına kuşatıyordu Türk topraklarını. Türk ordusu Temmuz ayından beri yaptığı gizli planlamalarla Yunan ordusunu imha etme peşindeydi. İmha etmek istiyordu çünkü ufacık bir ordu kalsa dahi, yardım isteyeceğini ve Yunan ordularının tekrar bu cephelere geleceğini biliyordu.
Mustafa Kemal’in önderliğinde Yunan ordusu Hilal taktiğiyle adeta kapana kıstırılacak, tüm ordunun iletişim kanalları diğer cephelerle kesilecekti. Bu görev ise Fahrettin Paşadaydı. Fahrettin Paşa süvarileri ile birlikte Yunan ordusuna gelecek takviyeleri kesecek ve Hilal taktiği ile birlikte Yunan ordusunu arkadan kıstırarak imha edilmesini sağlayacaktı.
Savaşta içimize en çok dokunan olaylardan biri yaşanıyordu. Savaşta bütün tepeler düşman birliklerinden alınmıştı, bir tepe dışında… Çiğiltepe… Atatürk tepeyi gözlüyor ve arıyordu Reşat Paşayı, “Reşat Paşa, tepeyi ne zaman alacağız?” diye sormuştu. Reşat Paşa, “Komutanım 11’de alacağız tepeyi” dedi ve kapattı. Atatürk 10.45’te tekrar aradı, “Düşman hala o direniyor, gözümüz o tepede” dedi, başarılar diledi ve kapattı. 11.00’da aradığında ise telefona bir başkası çıktı. Atatürk, “Reşat Paşayı istiyorum” dedi. “Komutanım Reşat Paşa size bir mesaj bırakarak canına kıydı” dedi telefonun ucundaki ses. “Okuyorum komutanım, yarım saatlik zaman zarfında bu tepeyi almam konusunda size söz verdiğim halde sözümü tutamadım komutanım. Bu halde yaşayamam.”
Reşat Paşa, Atatürk’e verdiği söz için canına kıymıştı, çünkü o zaman, söz, vatan canından daha önemliydi.
45 dakika sonra ise Çiğiltepe alınmıştı. 30 Ağustos’a gelindiğinde ise tüm düşman birliklerinden arınmıştı savaş cepheleri…
30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun! Her geçen gün daha da yüksek sesle!
DAHA YÜKSEK SESLE, ZAFER BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN!